Centenarian ve supercentenarian kelimelerinin Türkçe karşılığı olarak sözlüklerde yerini alan asırlık ve süper asırlık kavramları; sırası ile 100 ve 110 yaşını tamamlamış kişiler için kullanılmaktadır. Bugün, dünya üzerinde 500.000’den fazla centenarian bireyin bulunduğu ve bu rakamın 2050 yılına kadar milyonlara erişeceği tahmin edilmektedir. Centenarian ve supercentenarian bireyler, bilim dünyası için de oldukça ilgi çekicidir. Zira insan sağlığına dair çok önemli ipuçlarını, bedenlerinde barındırıyor olma ihtimalleri yüksektir.

Uzun bir yaşam, çoğu insanın hayalidir. Bu bakımdan, 110 yaşını aşmış olmalarına rağmen hala sağlıklı bir biçimde yaşamlarını sürdürebilen süper asırlıklar, yani supercentenarian bireyler; yalnızca bilim dünyasının değil; aynı zamanda tüm insanların da dikkatini çekmektedir.

15. yüzyılda, ortalama insan ömrü 35 yıl kadardı. Bu durum, o dönemlerde sıklıkla yaşanan çocuk ölümleriyle, dolayısıyla da sağlık alanındaki yetersizliklerle doğrudan ilişkiliydi. Günümüzde ise yaklaşık 500 kadar supercentenarian bireyin yaşıyor olduğu bilinmektedir. 110 yaşını geçmiş ve hala sağlıklı bir biçimde yaşayan bu kişiler, tıp dünyasının odak noktası haline gelmiştir. İnsanların artan yaşam beklentisinin yaratmış olduğu merak duygusu, supercentenarian bireylerin yaşam biçimleri hakkında fazlaca sorular sorulmasına neden olmaktadır.

Supercentenarian bireylerin, bilinen bazı ortak özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

Birçoğu hayatı boyunca neredeyse hiç sigara kullanmamış.
Sigara, içerisinde kanserojen ve toksik olmak üzere yaklaşık 5000 farklı madde barındırır. İnsan sağlığına olan zararları; sayılamayacak kadar fazla ve anlatmaya gerek duyulmayacak kadar aşikârdır. Supercentenarian bireylere bakıldığında, birçoğunun hayatları boyunca asla sigara kullanmadıkları görülmektedir.

Alkolü kontrollü bir biçimde tüketiyorlar.
Alkolün sık ve fazla tüketilmesi; beyin fonksiyonları ve kardiyovasküler sistem üzerinde kalıcı hasarlara sebebiyet vermektedir. Kontrollü ve sosyal amaçlar ile tüketilen alkolün ise insan sağlığına olumsuz etki ettiğini gösteren ikna edici bir araştırma bulunmamaktadır. Öte yandan düşük ve orta düzeyde alkol tüketiminin, olumlu etkilerinin olduğuna dair güncel saha tarama çalışmaları da mevcuttur.

Sağlıklı besleniyor ve egzersizi ihmal etmiyorlar.
Supercentenarian bireylerin diğer bir ortak özelliği ise hiçbirinin obez olmamasıdır. Hatta gayet de fitler. Obez bireylerin, ideal kilosunda olanlara nazaran çok daha kısa yaşadığı bilinen bir gerçektir. Yapılan bir araştırmaya göre; ideal kilosundan az bir miktar fazlası bulunan kişilerin ortalama ömürleri 1 yıl kısalırken; önemli ölçüde fazlası bulunanlarda bu rakam 10 yıla kadar çıkabilmektedir.

Süper asırlıkların aynı zamanda sebze ağırlıklı beslendikleri ve egzersizlerini asla ihmal etmedikleri de bilinmektedir. Yeterli ve dengeli bir beslenmeye ek olarak spor yapmak; sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazıdır.

Stresten uzak bir hayatları var.
Kontrol altına alınamayan yoğun stres hali, zamanla psikolojik ve fizyolojik birçok problemin meydana gelmesine neden olmaktadır. Supercentenarian bireyler, stres ile başa çıkabilme ve onu yönetebilme konusunda oldukça iyiler. Bu sayede, kronik rahatsızlıklara yakalanma şansları oldukça azalmakta ve uzun bir hayat için gereken şartların önemli bir bölümü sağlanmaktadır.