İntravenöz terapi; vücudun gereksinim duyduğu vitamin ve mineralleri kan dolaşımına iletmenin en etkili, en güvenli yoludur. Doğrudan damar yolu ile yapılan bu işlem, güçlü bir emilim yaratır. Oral yollar tercih edilerek gerçekleştirilen takviyeler hücrelere yalnızca %10 – 25 gibi bir fayda sağlarken; IV terapi %100’lük bir etki sağlar. Örnek vermek gerekirse; C vitamini damardan verildiği vakit, normal oral dozun yaklaşık 300 katı etki yaratmaktadır.

IV terapi, yalnızca yetersiz beslenenler yahut bir tür hastalıktan ötürü şikayetçi olanlar için değil; aynı zamanda sağlıklı bireylerin genel sağlıklarını iyileştirmek, yaşlanma karşıtı ve koruyucu etki yaratmak amacı ile de kullanılmaktadır.

Hücrelerin, yaşamsal fonksiyonlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan vitamin, mineral, amino asit ve antioksidan desteklerine, son derece hızlı ve yeterli miktarda ulaşabilmelerini sağlayan IV terapi; bedenin kendini onarım mekanizmalarının da aktif hale gelmesine katkıda bulunur.

İntravenöz terapinin hücre bazında sağlamış olduğu güçlü besin emilimi, birçok rahatsızlığın tedavisine imkan sağlamaktadır. Özellikle kronik hastalıklara ve sorunlu gastrointestinal sisteme sahip olan bireyler için son derece tatmin edici sonuçlar ortaya koymaktadır. Vücuttaki biyolojik süreçlere verilen zararları onarmak amacıyla tasarlanan IV terapi ile olumlu sonuçlar elde edilen durumlar arasında; kronik yorgunluk, astım, migren, fibromiyalji, kas spazmları, alerji, sinüs ve solunum yolu enfeksiyonları bulunmaktadır.

IV terapinin başlıca kullanım alanları şunlardır:

• Beyin fonksiyonlarının desteklenmesi ile konsantrasyonun ve odaklanmanın artırılması
• Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
• Yağ yakım sürecinin hızlandırılması
• Kronik yorgunluk sendromunun giderilmesi
• Kan şekerinin dengelenmesi
• Hormonal dengesizliklerin düzenlenmesi
• Yaşlanma etkilerinin giderilmesi
• Dermokozmetik işlem desteğinin sağlanması
• Saç dökülmelerinin önlenmesi