Infinity Regenerative Clinic

BLOG

IRC Logo

Infinity Regenerative Clinic
Kalp Sağlığı Haftası

Kalp: Yaşamın ve Canlılığın Kaynağı
Dolaşım sistemi organlarından biri olan kalp, yaşamın ve canlılığın kaynağı olarak nitelendirilir. Bu sebepledir ki; ruhun da kalpte olduğuna dair, insanlar arasında yaygın bir inanış vardır. Anne karnında, henüz 6 aylıkken atmaya başlayan kalp, diğer tüm organların da kendisi etrafında şekillenmesini sağlar. Yaklaşık 300 g ağırlığa ve ortalama yetişkin bir insanın yumruğu büyüklüğünce hacme sahip olmasına rağmen, vücut için son derece kritik ve hayati vazifeleri bulunmaktadır.

Kalp, göğüs kemiğinin hemen altında yer alır. Metabolik faaliyetler neticesinde açığa çıkan artık maddeleri temizler, vücut ısısını düzenler, asit – baz dengesini korur ve hormonların ilgili organlara iletilmesini sağlar. Ancak, en temel görevi; vücuda kan pompalamaktır. Günde ortalama 104 bin, yılda ise yaklaşık 38 milyon defa kasılır ve gevşer. Bu nedenle kaslarla örülü bir yapısı bulunur. Sergilemiş olduğu pompalama refleksi sayesinde kanın, dolaşım sistemindeki hareketini mümkün kılar. Kan ise vücut için son derece gerekli olan oksijeni ve besin maddelerini içerisinde barındırır. Oldukça sistematik bir yapıya sahip olan kalbin bu mekanizması özelinde yaşanabilecek en ufak bir aksaklık, yaşamın da sona ermesine neden olur.

Kalp, yokmuş gibi davranır.
Diğer tüm organların, işlevlerini eksiksiz bir biçimde yerine getirebilmelerinin öncelikli koşulu, kalbin stabil çalışmasıdır. Bu bakımdan canlılık sisteminin adeta motoru konumunda bulunan kalp, asla ara vermeden günde 8, yılda ise 3 bin tona yakın kanı vücuda pompalar.

Koşmak ve tırmanmak gibi yüksek fiziksel efora gereksinim duyulan ya da korkmak gibi ani duygu durumu değişikliğine neden olan durumlarda kalp, daha hızlı ve kuvvetli atar. Yaşanan bu belirgin farkı, kişiler de göğüslerinde kolaylıkla hissedebilir. Tüm fiziksel ve ruhsal farklılıkları somut olarak hissettirebilen bir organ olmasına rağmen kalp, çoğu zaman yokmuş gibi davranır. Tıpkı diğer organlar gibi. Zira ne zaman bir organ varlığını hissettirirse, bir problem var demektir. Varlığını hissettirmeyen, hatta unutturan bir organ sağlıklıdır. Bu yüzdendir ki; “Bende kalp var!” diyen bir kişi, kalbinin rahatsız olduğundan emindir. Yani kalbi, artık ona varlığını hissettirmeye başlamıştır.

Kalp Sağlığı Haftası
Kalp – damar hastalıkları, ölümle sonuçlanan en ciddi sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Dünya üzerinde 17 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 160 bin kişi, her yıl kalp – damar hastalıkları sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Bu bakımdan her sene nisan ayının ikinci haftası, Kalp Sağlığı Haftası olarak anılmaktadır. Amaç; insanları bu konuda uyarmak, bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmaktır.

Kalp Sağlığını Korumak İçin Öneriler
Kalp – damar hastalıklarının hatırı sayılır bir kısmı, yaşam tarzında yapılacak birtakım düzenlemeler ile kontrol altına alınabilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, risk faktörlerine gösterilecek olan özen ile kalp – damar hastalıklarına bağlı ölümlerin %75’inden fazlasının önlenebileceğini vurgulamaktadır.

Sağlıklı Beslenin
Kalp sağlığı için doğru ve dengeli bir beslenme büyük önem taşımaktadır. Kırmızı etin fazla tüketilmemesi; haftada 2 defa ve 100’er gram olacak şekilde yenmesi gerekmektedir. Tatlı tüketimi muhakkak sınırlandırılmalıdır. Hamur yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Günlük tuz kullanımı ise 5 gramı geçmemelidir. Taze sebze ve meyve, sağlıklı bir kalp için olmazsa olmazdır.

İdeal Kilonuza Ulaşın
Araştırmalar; obezitenin, kalp – damar hastalıklarının oluşumunda etkili olduğunu göstermektedir. Özellikle karın çevresinde toplanan yağlar, hastalık riskini artırmaktadır. Bu sebeple bel çevresi erkeklerde 98, kadınlarda ise 88 santimetreyi geçmemelidir. İdeal kiloya ulaşmak ve bu hali korumak çok önemlidir. Yalnızca %10’luk bir kilo kaybı bile kolesterol ve trigliserid değerlerinin ciddi oranda düşmesini sağlamaktadır.

Sigarayı Bırakın
Sigara, önlenebilir ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alır ve kalp – damar hastalıkları ile de doğrudan bağlantılıdır. Tütün ürünlerinin kullanımı, kalp damarlarının tıkanmasına neden olur. Bu da, kalp krizlerini kaçınılmaz bir hale getirir. Yapılan araştırmalar; günde yalnızca tek bir adet sigara içen bireylerin dahi kalp krizi riski ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir.

Egzersizi İhmal Etmeyin
Modern hayatın sunmuş olduğu konfor, her ne kadar gündelik işlerde büyük kolaylık ve rahatlık sağlıyor olsa da, insanların çok daha az hareket etmesine neden olmaktadır. Az hareket ise kalp – damar hastalıklarının oluşumunda önemli bir risk faktörüdür. Düzenli ve doğru egzersizin kalp sağlığına olan olumlu etkileri ile ölüm oranlarının %23 azaldığı, yapılan çalışmalarca ortaya konulmuştur.

Stresten Uzak Durun
Kontrol altına alınamayan uzun süreli ve yoğun stres, kalp – damar hastalıklarının oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Stres; sempatik sinir sisteminin aktif hale gelmesine ve böbreküstü bezinde fazlaca adrenalin salgılanmasına neden olmaktadır. Tüm bunların sonucunda ise nabız ve solunum sayısı artar; kan basıncı ve şekeri yükselir. Stresi kontrol altına alabilmek adına, bir uzmandan yardım almaktan çekinilmemelidir. Masaj, yoga ve kişinin rahatladığını düşündüğü meditasyon teknikleri, bu hususta oldukça yararlı olabilmektedir.

Mutlu Olun
Mutluluk ve haz, birbirine en çok karıştırılan ikilidir. Halbuki oldukça farklıdırlar. Haz bağımlılığı diye adlandırılan ciddi bir ruhsal problem bulunmaktadır. Ancak, mutluluk bağımlılığı diye bir kavram yoktur. Mutluluk; bir süreci kapsar. Her an bir şeylerden haz alabilmek mümkündür. Fakat bu, her zaman mutluluk anlamına gelmez. Mutlu olunduğunda vücut, endorfin hormonu salgılar ve bu kalp sağlığı için çok yararlıdır. Endorfin; keyif ve mutluluk hormonu olarak da anılır. Bu sebeple bireylerin, kendilerini gerçekten neyin mutlu ettiğini bulmaları ve bunu yapmaları gerekmektedir.

Kalp Kontrollerinizi Yaptırın
Kalp – damar hastalıkları, genellikle semptom göstermeden gizlice ilerler. Bu nedenle erken teşhis, tedavinin gerçekleştirilebilmesi hususunda oldukça önemli rol oynamaktadır. Kontrollerin düzenli aralıklarla yaptırılması, hastalıkların ciddi boyutlara ulaşmadan saptanabilmesine olanak sağlamaktadır.

Talep Oluştur

En kısa sürede sizlerle iletişime geçeceğiz.